Heybetli duruşu,Erol Taş misali pos bıyıklı,geniş omuzlu,sert bakışlı görünüşüne nazaran,yüreği kuş misali,saf sevecen ve ailesine çocuklarına bağlı,onları koruyup kollayan bir adam gibi adamdı Babam Durdu Mehmet Daş…Beş yıldır hastalıkla mücadele ediyordu.Rahmetli babamla aynı hafta ameliyat masasına yatmışlardı,beş yıl önce.Babam yaşam mücadelesinden yenik ayrılmış ,kayınpederim ise kazanmıştı.Bir babamın acısıyla kavrulurken diğer babamın yaşam sevinci ile biraz olsun huzur bulmuştuk.Bu beş yıl içerisinde azraille köşe kapmaca oynamıştı bir kaç kez.Önce kalp krizi geçirmiş,tam ümidimizi kesmişken o yine dimdik karşımıza çıkmıştı,benden kolay kurtuluş yok dercesine.Hepimiz çok sevinmiştik.Aradan bir iki yıl geçmiş,bu kezde sol tarafına hafif bir felç inmişti.Kurban bayramında Maraşa gittiğimde yoğun bakımdaydı.Ziyaret etmiştim.Hastanedeki doktorlara ve hemşirelere kafa tutuyor beni eve gönderin diyordu.Ama mutlaka yoğun bakımda kalması gerekti .Doktoru öyle söylüyordu.Hiç kimse ikna edemiyordu,Annem (kayınvaldem) bütün umudunu bana bırakmıştı sen ikna edersin demişti.Bende şansımı denedim ama nafile Babam hiç oralı olmuyordu,kendine has küfürleriyle hemşirelere kafa tutuyordu.Artık çaresiz eve götürmüştük.Eve gittiğimizde şakalaşmlar gülüşmelerle ona moral vermeye çalışıyorduk.Çok rahatlamıştı.Onun rahat olduğunu görünce bizde biraz olsun içimize sevinç düşmüştü,Hüzünle sevinci bir arada yaşıyorduk.Azraile bir kez daha çalım atmıştı koca yürekli adam.İstanbul’a dönme vaktimiz gelmişti.Biz İstanbul’a gelmiş işimizin başına geçmiştik tekrar.Günler aylar birbirini kovalıyordu.İki ay önce yani Şubat ayında Babam ile Annem bize gelmişlerdi yani İstanbula.Bir hafta kalmıştı misafirimiz olarak,Bu kez biraz daha bitkin düşmüştü o koca adam.Eşimin de doğumuna bir hafta kalmıştı.Doğuma bir gün kala Babam yine ben maraşa evime gideceğim diye tutturmuşdu.Babacım etme tutma bak bir gün sonra torunun olacak onu gör öyle git dediysekte dinletememiştik.Ben burada kalırsam ölürüm beni evime götürün diyordu.Annem eşim ve ben göz göze geldik çaresizce dediğini yaptık.Uçakla yolcu etmiştik Maraş’a.İki hafta sonra Maraştan gelen haberle yıkılmıştık.Babam tekrar yoğun bakıma alınmıştı.Bu kez beyin kanamsası teşhisi konmuştu.Azrail bu kez kararlıydı.Beyin kanaması durmuyordu tüm çabalara rağmen.Doktorun ameliyat olmazsa iki saat içerisinde vefat edeceğini söylemesi başında bulunan ailesini çaresiz bırakmış ameliyat olmasına izin verilmişti.Eşimi ve çocuklarımı hemen maraşa göndermiştim.Babamın yanında bulunmaları gerektiğini söylemiştim.Ameliyat olunmuş ve o bitmeyen günler başlamıştı.Kendi babamdan tecrübeliydim yoğun bakıma,o yüzden soğukkanlı davranmaya çalışıyordum yine.Her gün konuşuyor haber alıyordum.Evdekileri bir nevi kendilerini hazırlamlarını söylemeye çalışıyordum.Annem kendini hazırlamıştı.Biz onunla sürekli konuşurduk ama o evlatlarına belli etmez bütün acısını içine atardı.Babamın hastalığı boyunca sağlam durmuş ayakta kalmaya çalışmıştı.Kolay değildi beş çocuğunun babası,hayattaki ağacıydı Babam.6 nisan pazar günü sabah saat 07.30 da çalan telefonla uyanmıştım.Telefonun ucundaki eşimdi hissetmiştim ama yinede hayırdır gülüm inşallah dedim.Eşimin Babamızı kaybettik cümlesi….İşte bu cümleyi ikinci kez duymuştum.
Hemen uçak bileti armaya başladım.Bulamadım o gün otobüsle yola çıktım.Aynı gün defnedilmişti babam.Ertesi gün maraşa varmıştım.Oğlum Ali’nin bana baba dedem öldü onu toprağa koydular demesi yüreğime sanki koca bir kor parçasının düşmesine sebeb olmuştu.Ona ne diyeceğimi şaşırmıştım.Oğlum deden gerçek evine gitti yani cennete… O artık oradan bize bakacak dedim.Allah bu acıları kimsye göstermesin diyeceğim ama bunun çaresi yok.Hepimiz er ve ya geç bunu yaşamak zorundayız.Bir hafta boyunca taziyeleri kabul ettik.Taziyelerini ileten tüm dostlarımıza gönülden teşekkür ederiz.İnsan böyle günlerde dostunu yakınını arkadaşını daha çok arıyor.Şükürler olsun ki sevenimiz çokmuş.Hepsinden Allah razı olsun.Ben babalığın ne olduğunu evlatlarım olduğunda görmüştüm.Ama asıl Babalığın hem kendi hemde kayınpederim öldüğünde bu dünyadan göç ettiklerinde daha iyi anladım.Omuzuma çok şerefli ve gururlu bir görev yani Babalık yüklenerek dönmüştüm İstanbul’a…..
Mekanın cennet olsun Koca yürekli Dev Adam Durdu Mehmet Daş…..