İçli Köfte & Mantı Salonu

 

BU ADAM BENİM BABAM

11182145_10153222012763349_1329208019689328037_nsabır taşı ali bey

Aralık; aralamış Cadde-i Kebir´in kıyamet kapısını,

bir rüzgar kopup geliyor; Taksim Gezisi´nin ense karanlığından, maazallah!

Hani yakın tarihlerde hayatımıza giren o ´hissedilen sıcaklık´ var ya;

kaydolan sıcaklık, sadece +2;

kim ne hisseder bilemem ama,

ben kaz tüyünden varil gibi bir mont;

kelle kulak saran yün atkı ve şapka içinde;

-22 hissetmekteyim.

Hani kadın erkek

kanı kaynayan, gönlü oynayan;

hasılı Cadde´yi dolduran

bütün İstanbul ahalisinin; yeni ´çıkış almış´ yarış atları gibi

seğirtmesine bakılacak olursa da,

ben haklıyım.

 

Fakat, o ne?

Kaldırımda bir adam.

(Havanın ´gece mavisi´ içine karışmış ´sinsi bir kar beyazı´ vardı zaten)

fakat adam; bembeyaz!

Yani adamın üstünde bir beyaz önlük;

başında bir takke bembeyaz,

dudakları da bembeyaz haliyle…

Adamın kravatı var;

beyaz önlüğünün altındaki beyaz gömleğinin

çatılmış süvari kılıçları gibi birbirini öpen

kolalı yakalarında;

usulü-adabınca bağlanmış;

laciverdi ´erkekçe susuş´ kadar ağdalı,

beyazları ´İstanbullu bir sevinç´ kadar makul; ve rengine biraz lavanta karışmış,

deseni görmüş, geride bırakmış;

´gamzeli düğümü´ yordamınca atılmış

bir kravat…

 

Adam; içli köfte satıyor;

(bir dirhem çamur olsa, piyano kadar siyah ayakkabılarında

aklım karışmayacak)

Adam; ´Kahraman Maraş İçli Köftesi´

satıyor.

Lacivert pantalonunun, yeni tazelenmiş ütü çizgileri,

bilenmiş bıçak gibi, bedenini soğuk zemine ulaştırıyor.

Adamın ellerinde;

steril eldivenler var, sanki bunlar yetmiyor gibi…

 

Firma belli;

bir koltukaltına sığacak kadar küçük tezgahının

logosu özel

tabelasında yazıyor;

´Sabır Taşı´!…

 

Adam, yanlış yerde duruyor bence…

Adam; bu caddenin filmine,

bir başka ve

hiç ilgisiz

bir

filmden

eklenmiş

olmalı.

Adam kaldırılmalı bence bu caddeden,

bir doğrunun, bütün yanlışları bozmaması için…

 

Fikri Nazif AYYILDIZ

 

__._,_.___