Cumartesi sabahı erken saatler de uyanmıştım. Semalar da kulağa çok hoş gelen sabah ezanının sedası geliyordu. Abdestimi alıp sabah namazını eda edip ev ahalisinin kalkmasını bekliyordum. Kendimce evin içerisin de oyalanıyordum. Çocukların odasına gidip onları kontrol ediyor belki uyanırlar da sabah neşeler imle vakit geçiririm diye içimden geçiriyordum. Ama uyanmalarına sabah uykularını bölmelerine de kıyamıyordum. Baba şefkati biraz ağır basıyordu galiba. Ama olsun onları uyurken de izlemek dünyalara bedeldi. İnsanın ailesi ile birlikte olması hiç bir şeye değişilmiyor du. Ne o ne bu aile gibisi yoktu. ”Aile” bu kelime bu sözcük çok geniş yelpazalere dayanır. Vatan da bir ailedir hem de en büyük aile. Ana baba,kardeş kısaca her şey. Kendi ailemiz için de huzuru nasıl sağlıyorduk. Ana babaya saygı kardeşlere sevgi evlatlara şefkat yani her şey sevgiden geçiyordu. Bunları yapabildiğimiz müddetçe huzur sağlanıyordu. Vakit epey ilerlemiş sırasıyla ev ahalisi uyanmaya başlamıştı. Kahvaltımızı yaptıktan sonra dükkanımıza gitmek için hazırlanmıştık.Aslan parçası Ali ısrar etse de dükkana bizimle gelmek için o gün evde bırakmıştık. Normalde her gün okula bırakır sonra da dükkana getirirdim. Hanımla yola koyulduk beş katlı merdivenleri alışkın olduğumuzdan bir çırpıda çıkıp dükkanı Besmele çekerek açıp içeriye girmiştik. Etrafı toparlayıp düzenledikten sonra çay suyumuz kaynayıp çay demlemeye koyulduğumuz da çayın bittiğini farketmiştik. Hanım bana dönerek marketten çay alıp gel de çayı demleyelim. Bende üşendiğimden elaman birazdan gelir gelirken o alır diye gitmek istememiştim. O bana ısrar etse de ben gitmedim. Aradan yedi sekiz dakika geçti ve kulakları sağır eden o korkunç patlama sesiyle irkilmiştik. En üst katta olduğumuzdan bina zangır zangır titremişti. Hanım sağa sola koşuyor ağlıyor du. Ben ise hem onu sakinleştirmeye çalışıyor hem de pencere koşuyordum. Bu sese yabancı değildim. Bomba olduğunu anlamıştım. Pencereden dışarıya baktığım da bir toz bulutunun ya da dumanının havaya yükseldiğini görmüştüm. Dumanlar kaybolmaya başladığında korkunç manzara ile karşı karşıya kalmıştım. Eğer çay almaya gitseydim tam o korkunç olayın olduğu yerden geçecektim. Allah yüzümüze baktı çocuklarımızın o uykudan kaldırmaya kıyamadığımız çocuklarımızın yüzüne hürmeten bizleri koru du. Biz kurtulmuştuk kurtulduğumuza sevinmiştik ! ya… oradaki aile onların çocuğu ,arkadaşı akrabası anası babası, onlar ne yapacaktı.O kanlı caddede gördüğümüz boş bebek arabası zaten her şeyi anlatmıyor mu. O ra da hepimiz olabilirdik sen ben bir yakınınız, bir sevdiğiniz kısaca hepimiz olabilirdik. Orada değilsek şans eseri değildik. Aslın da senin benim bir yakınımızın orada olması önemli değil önemli olan başka insanların da orada olmasıydı hayatlarını kaybetmesiydi. Kaybolan canlar hepimizin canı yabancıymış yerliymiş önemli değil kaybolan canlar boş kalan bebek arabaları hepimizin di. Onun için derim ki dostlar ailemize sahip çıkalım. Sevelim sayalım, Sen ben demeden sen şu taraftansın ben bu taraftanım demeden. Ailemize sahip çıkalım. Ailemizi koruyalım. Terör lanettir ne aile bırakır ne huzur. Tabi biz ailemize sahip çıkmazsak onu korumazsak. Ama biz birlik olursak biz kendimize sahip çıkarsak dışarıdan gelen hiç bir kötülük hiç bir kuvvet bizi yıkamaz. Bu aileyi dağıtamaz. Bu aileyi de ancak biz koruruz. Hiç bir çıkar gözetmeden hiç bir taraf tutmadan. Değerlerimizi zaten kaybetme noktasına geldik. Elimiz de ne kaldı ki. Ailemizden başka Vatanımızdan başka. Ama önce biz içimizdeki terörü bitirelim… Sevgiyle kalın dost kalın kardeş kalın…